Yapay zeka yeni nesle dünyaya farklı bir pencereden bakabilme imkanı sunuyor. Öğrenebilen makinelerle beraber “öğrenmeye” başlayan yeni jenerasyonlar, yeni dijital dünyanın temellerinin atılmasında da önemli bir rol oynuyor. Yapay zekanın geçmişine ve gelişimine kısaca bakacak olursak, bu etkinin çocukların ve gençlerin üzerinde bıraktığı etkiyi daha iyi bir şekilde anlayabiliriz.
1950’li yıllarda Alan Turing tarafından ortaya atılan Yapay Zeka teknolojisi, 50’li yılların ikinci yarısında John McCarthy’nin de yaptığı çalışmalarla beraber günümüze kadar uzanan serüvenine başladı.
80’li yıllara kadar bir dönem yerinde sayan (bu noktada teknik ekipmanların fiyatlarının pek uygun olmadığını söyleyebiliriz.) yapay zeka teknolojisi, John Hopfield ve David Rumelhart ile yeni bir sayfa açtı. Derin Öğrenme teknolojisi üzerine çalışmalar yapan Hopfield ve Rumelhart, bilgisayarların öğrenme yetisini önemli ölçüde geliştirdiler. Bunun yanı sıra Edward Feigenbaum, insani karar mekanizmasını gözlemleyerek zaman içerisinde taklit edebilen sistemler üzerine çalışmalar gerçekleştirdi. Bu sürecin sonunda ortaya konan “uzman sistemler” endüstri alanında yaygın olarak kullanıldı.
Bu dönemle beraber yapılan yatırımlar artmaya başladı. Özellikle Japonya bilgisayar teknolojileri üzerine yaptığı çalışmalarla öne çıktı. Beşinci Nesil Bilgisayar Projesi‘nin (FGCP) bir parçası olarak otomasyon ve yapay zeka çalışmalarını finanse eden Japonya işlemciler, mantıksal yapılar, yapay zeka ve otomasyon özelinde 400 milyon dolarlık yatırım yaptı. 90’lı yılların başına kadar süren bir program beklentileri tam olarak karşılamasa da bilgi-birikim ve vizyon konusunda önemli doneler kazanılmasını sağladı.
Geleceğin Dünyasına Hazırlık Süreçleri
Bu noktadan sonra da teknolojinin gelişimi hız kesmedi ve gelecek yapay zeka, makina öğrenimi, derin öğrenme, robotik, kodlama gibi teknolojilerin omzunda yükselmeye başladı. Günümüzde çocuklar gözlerini dünyaya açtıkları andan itibaren teknolojiyle iç içe yaşamaya başlıyorlar. Siri, Alexa gibi yapay zekalı asistanları kullanan ebeveynleri gören çocukların zihinleri bu algılarla oluşurken, belirli bir süreden sonra bu teknolojileri kendileri de hızlı bir şekilde kullanabiliyorlar. Yapay zekanın hızlı adaptasyonu iş dünyasında olduğu gibi eğitim dünyasında da yaşanmaya başlarken, çocuklar ve gençler yeni dünyaya şimdiden hazır görünüyorlar.
İş hayatının yanı sıra yapay zeka ile beraber büyüyen insanlar, iş hayatının daha fazla makineleşmesi ile kendilerine daha fazla zaman ayırabilme imkanı yakalayacaklar. Kendilerine daha fazla zaman ayırabilen ve özellikle fiziksel güç gerektiren işlerle uğraşmayan insanlar bu sayede kendilerini daha fazla geliştirme şansı bularak daha ideal bir yaşam sürebilecekler.