abayayın-biyogirisimcilik-kitabi-selin-arslanhan-memis

Biyogirişimcilik Kitabı: Selin Arslanhan Memiş

Biyogirişimcilik kitabı kapsamında Dünya’da ve Türkiye’de yaşam bilimleri ve biyoteknoloji ekosistemleri açıklanmıştır. Bu ekosistemdeki itici güçte Start Up’ların ciddi anlamda katkısı bulunmaktadır. Dünya’da yaşam bilimleri ekosisteminde özellikle son 10 yılda, Start Up’lar önemli bir ivme kazandırıcı güç haline gelmiştir.

Hatta neredeyse ekosistemin en önde gelen aktörleri olmayı da başarmışlardır. “Bu kadar maliyetli ve riskli bir alanda, Start Up’lar gibi küçük yapılar, nasıl öne çıktı?” sorusunun cevabı oldukça merak edilmektedir. Bu küçük oluşumların, büyük kurumsal yapıların önüne nasıl geçtikleri de diğer merak edilenler arasında yer almaktadır. Kitapta bu soruların cevaplarına geniş bir şekilde değinilmektedir.

Biyogirişimcilik Kitabı Neler Sunmaktadır?

Biyogirişimcilik kitabı biyoteknolojinin ne olduğundan başlayarak bu alandaki trendlere de değinmektedir. Şu husus bilinmelidir ki biyoteknoloji bir sektör değildir. Bu kavram, yatay bir teknoloji platformunu ifade etmektedir. Farklı teknoloji sektörlerini aynı anda dönüştürme kabiliyetine sahip bir kavram olma özelliğine sahiptir. Yaşam bilimleri, biyoteknolojiyi besleyen çoklu disiplinler bütününü açıklamaktadır. Bu temelden başlayarak biyoteknoloji kavramının sahip olduğu dinamikleri ele almak gerekmektedir. Aynı zamanda, etkileri de dikkate alarak biyoteknoloji kavramını bu şekilde analiz etmek doğru olacaktır. Bu kadar büyük bir etki alanına sahip olan bir alanda Start Up’ların rolünün güçlenmesi dikkat çekici olmuştur. 21. yüzyılın hayatımızda pek çok şeyi değiştirdiği malumdur. Bu yüzyılın ana gündemi teknolojik dönüşüm olmaktadır.

Teknolojik Dönüşümün Etkileri

Biyogirişimcilik kitabı ile ifade edilen teknolojik dönüşüm yalnızca şirketlerin AR-GE modellerini ve AR-GE süreçlerini değiştirmekle kalmayarak pek çok şeyi değiştirmiştir. Bu anlamda değişim; binaların yapımını, ticareti yapma biçimimizi ve politika tasarım süreçlerine kadar pek çok şeyden etkilenmiştir. Bu değişimin ana kaynaklarını da yaşam bilimleri ve biyoteknoloji oluşturmuştur. Yaşam bilimleri farklı alanları etkileme potansiyeline sahip olarak 21. yüzyılın kavramı şeklinde görülmektedir. Start Up’lar küçük yapıları ile daha odak bir çalışma sistemine sahiptir.

Ayrıca esnek yapıları ile değişime kısa sürede adapte olabilmektedirler. Bu oluşumların yeni teknolojilere adapte olma düzeyleri oldukça yüksektir. Geleneksel ve büyük yapıdaki şirketler ise Start Up’ların adaptasyon yeteneklerinden faydalanarak inovasyon yapmaya başlamaktadırlar. Büyük kurumlar, artık neredeyse bir zorunluluk olarak Start Up’larla işbirliği yaparak inovasyon sürecini yaşamaktadırlar. Biyogirişimcilik kitabı bu konuda daha geniş bilgiler sunarak, konu hakkında aydınlatıcı bir işleve sahip olmayı başarmıştır.