Son 10 yıl içerisinde biyoteknoloji ve bilişim teknolojisi alanında yaşanan pek çok gelişme sağlık alanına önemli katkılar sağlamaktadır. Yaşanan tüm bu olumlu değişimler sağlık sektörü açısından geleceğe yönelik adımlar olarak değerlendirilmektedir. Yaşanan olumlu dönüşümler gelecek dönemlerde daha seri bir şekilde ilerleme sağlayacaktır. Gelişen süreç sayesinde kişisel verilere dayanarak yapılan analizlerde yaşanacak olan riskler önceden kestirilebilmektedir. Ayrıca hasta olduktan sonraki dönemde tedavi aramak yerine koruyucu önlemler ile sağlıklı yaşam desteklenmektedir.
Kişilerin yaşam verilerini destekleyerek sağlık ve hastalıkla ilgili durumlarında katılımcı bir süreç oluşturulmaktadır. Hem biyolojik verilerin kullandırılması hem de sağlıklı yaşam için gereken bilincin oluşturulması ve sorumlulukların alınması sağlık sektörü Tanımı içerisinde değerlendirilmektedir. Kişilerin biyolojik farklılıkları göz önünde bulundurularak psikoloji ile sağlık arasındaki bağlantılar bütünsel olarak değerlendirilmektedir.
Çevresel koşulların ve fizyolojik unsurların ön planda olduğu kişiye özgü tedavi rehberleri oluşturulmaktadır. Sonuç olarak 4K olarak nitelendirilen kavramlar; kestirilen riskler, katılımcılık, koruyuculuk ve kişiye özgü olmadır. 2000’li yılların başından itibaren teknolojik yenilikler normal hayatta sıkça karşımıza çıkmaktadır. İnsan sağlığı ile doğrudan alakalı karmaşık biyolojik sistemler geliştirilen yeni teknolojiler sayesinde rahatlıkla çözülmektedir.
Sağlık Sektörü 2020 İçerisinde 4K Neyi İfade Etmektedir?
Sağlık alanında yaşanan pek çok teknolojik yenilikler bulunmaktadır. Bu teknolojik yeniliklerin en önemlisi canlıların moleküler düzeyde incelenme imkanının bulunmasıdır. Canlıları DNA düzeyinde analiz edilmesini sağlayan moleküler teknikler sağlık sektörü Hakkında bilgi sunmaktadır. Bununla birlikte canlıların hücre, doku, organ ve tüm vücut düzeyinde analizler yapılmaktadır. İnsan vücudunda bulunan yapılar arasında bağlantıları sağlayan ve bağlantıların algoritmasını şekillendiren teknolojiler ile günümüz dünyası tanışmaktadır.
Geliştirilen bu teknolojik çözümler sayesinde hem doğru tanı koyulabilmekte hem de kişiye has tedavi şemaları oluşturulmaktadır. Bu yenilikçi teknolojilerin kullanımına paralel olarak sağlıkta yeni bir kavram oluşmaya başlamıştır. Özellikle sistem teknolojisi üzerine yapılan çalışmalar sonucunda ‘4K Kavramı’ oluşturulmuştur. Yani; kestirimci, koruyucu, katılımcı ve kişiye özgü olma ifadeleridir. Bu kavram ilk olarak Dr. Lorey Hood tarafından ortaya atılmış ve geliştirilmiştir.
Sağlık sektörü ne demek sorusu tüm bu gelişmeler ışığında hızlı bir şekilde cevap bulmaktadır. Yapılan araştırmalar tüm canlıların sistemini bütün olarak ele alınması gerektiğini savunmaktadır. Fakat önceki teknolojilerde bu durum pekte mümkün olmamıştır. Ancak yeni nesil teknolojiler sayesinde sağlık, bütünsel olarak değerlendirilerek daha etkin sonuçlara ulaşılmaktadır. İnsan biyolojisi fizyolojisi ve psikolojisi bir bütün olarak ele alınarak insan sağlığı doğru bir şekilde yorumlanacaktır. Özellikle biyolojik bilim ile bilişim teknolojisinin birleştiği noktada sağlık adın önemli adımlar atılmaktadır.
Sağlık Sektörü Özellikleri: Kestirimcilik
Sağlık ile ilgili riskleri hastalık oluşmadan önce saptamak tıp adına en önemli konuların başında gelmektedir. Modern tıbbın kurucusu olarak kabul gören ‘Hipokrat’ kişisel özelliklerin çok iyi saptanması üzerinde fazlasıyla durmuştur. Kişinin sağlığı için iyi bir kestirimci olmak için kişiyi ve kişinin doğasını çok iyi bilmek gerekmektedir. Sağlık sektörü açısından bu fark ediliş önemli bir adım haline dönüşmüştür.
Yine Hipokrat bilmediği bir şehirde görev yapacak olan doktorlar içinde tavsiyelerde bulunmuştur. Doktorun o yöredeki hastalıkları anlayabilmesi, öngörmesi, riskli durumları kestirebilmesi ve başarılı bir sonuca ulaşması için kişilere yönelik gözlemlerini sağlıklı bir şekilde yapmasını savunmaktadır. Özellikle dışsal faktörler ön planda tutularak hastalığın neden kaynaklandığı saptanmalıdır. Başka şehre görev için giden doktorlar öncelikle o şehir hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır.
Şehirde yerleşmelerin neye göre yapıldığına, şehrin suyuna, bitki örtüsüne, doğal kaynaklarına ve iklimine hakim olmak gerekmektedir. Toplanan tüm bu verilerin kişilerin sağlık risklerini değerlendirme de önemli katkıları bulunmaktadır. Yeni nesil genetik analizler sayesinde sağlık sektörü alanında yaşanacak riskler önceden tespit edilmektedir. Gen ya da gen gruplarının kişide varlığı tespit edilerek gereken önlemler önceden alınmaktadır.
Sağlıkla ilgili riskleri belirlemek için uzun yıllardan beri uygulanan bazı geleneksel testler bulunmaktadır. Bunların başında; kan şekeri, tansiyon ve check-up programları bulunmaktadır. Bu geleneksel yöntemlere ek olarak modern tıpla beraber gelen terden ve tükürükten ölçümler bulunmaktadır. Alınan verilerin mobil uygulamalarla desteklenmesi de akıllı çözümler arasında yer almaktadır. Hatta ilaç alımı için sesli uyarı sistemlerinin olması, ilaç alımı kaydının tutulması, aksamaların hekime bildirilmesi ve kalori sayımını yapan cihazların olması yaşanılan teknolojik uygulamalar arasında yer almaktadır.
Teknolojik uygulamaların temel amacı; kişinin sağlıkla alakalı verilerine ulaşmak, oluşabilecek riskleri analiz etmek ve sağlıklı yaşam için öngörülerde bulunmaktır. Kestirimci sağlık sektörü yaklaşımının gelişmesi ve yaygınlaşması için önemli teknoloji unsurları bulunmaktadır. Bunlar;
- Kişisel verilen düzenli olarak toplanmasını sağlayan biyosensörlerin varlığı,
- Giyilebilir sensör teknolojileri,
- Verileri büyük veri havuzunda tutmayı ve şifrelemeyi sağlayan bulut teknolojileri,
- Büyük veri havuzunda yer alan kişisel verilerin karşılaştırılmasını sağlayan biyoinformatik çözümler,
- Makine öğrenme teknolojileri,
- Analiz edilen verilerin sağlık uygulamaları şeklinde entegre edilmesini sağlayan yapay zeka teknolojileri olarak sayılmaktadır.
Tüm bu teknoloji seçeneklerinin yakın gelecekte kestirimci sağlık teknolojilerine olan katkısında artışlar yaşanması beklenmektedir.
Koruyucu Sağlık
Sağlık sektörü denince akla ilk gelen konu hastalıklardan nasıl korunacağıdır. Tarih boyunca bulunan yenilikçi uygulamalar ile hem sağlıklı kalmak hem de hastalıklardan korunmak amaçlanmıştır. Koruyucu sağlık ile ilgili en yaygın kullanılan çözüm ve yöntem aşılamadır. Aşı tarihçe olarak milattan önceki dönemlere dayanmaktadır. Aşıya yönelik ilk bulgular MÖ 590 yılında Çin’de rastlanmaktadır. Önceki dönemlerde çiçek hastalığı tüm dünya için tehdit unsuru olmaktaydı. Çin’de çiçek hastalarının vücudundan alınan yara parçaları kurutularak hasta olmayan çocukların burunlarından üflenerek ilk aşılama yöntemi bulunmuş olmaktadır. Günümüzde ise grip gibi düşük riske sahip viral enfeksiyonlar için aşılama koruyucu sağlık unsur olarak kullanılmaktadır.
Hastalıkların oluşum süreci incelendiğinde ortaya ilginç sonuçlar çıkmaktadır. Saptanan bu ilginç sonuçlardan biri; bir hastalığın oluşum sürecinin %80’i hastalığın ortaya çıkmadan önceki dönemi kapsadığı, %20’si ise hastalığın ortaya çıktıktan sonraki süreci kapsamaktadır. Koruyucu sağlık sektörü aslında bir hastalığın belirti vermeden önceki sürecinin çok uzun olduğunu hastalık sürecinin ise kısa sürdüğünü ifade etmektedir. %80’lik kısımda kişiler hastalığa yakalanmakta ve %20’lik kısımda ise hastalığın iyi yönetilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Koruyucu sağlık kapsamında hastalıkların risklerinin tespit edilmesi sürece önemli katkılar sunmaktadır. Örneğin; dünyada kanserden ölenlerin %20’sinin sigara kullanan kişilerden olduğu saptanmıştır. Son 10 yılda tüm dünyada sigara kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan sağlık riskleri üzerinde durulmaktadır. Tüm dünyada ve ülkemizde bu konu üzerinde kapsamlı bilinçlendirme çalışmaları yürütülmektedir. Türkiye’de sağlık sektörünün geleceği bu gelişmelere paralel olarak ilerletilmektedir.
Katılımcılık
Sağlıkta katılımcılık kavramı, kavramlar içerisinde en yeni kavram olarak bilinmektedir. Kavram geleneksel olarak hasta adına tedavi aramak, hastane ve doktor olarak sağlık hizmeti sunan kesimler olarak ifade edilmektedir. İletişim ve sağlık teknolojilerinin gelişmesiyle beraber son zamanlarda kişiler kendi sağlıklarından daha fazla haberdar olmaktadır. Son yıllarda arama motorlarından ulaşılan bilgilerin varlığı sebebiyle, hekimlerden alınan bilgiler ile çakışma durumu meydana gelmektedir.
Teknolojik gelişmeler, kişileri sağlık sektörü sürecine dahil ederek onların sorumluluk almasını ve sağlıklarını yönetmesinin önünü açmaktadır. Bilişim sistemlerinin gelişmesi sayesinde kişiler kafalarında oluşan bilgi karmaşasının önüne geçmekte ve sağlıkları için bilinçlenen bireyleri oluşturmaktadır. Bunlara paralel olarak katılımcı tıp giderek önem kazandığı için ‘Katılımcı Tıp Derneği’ kuruldu. Bu derneğin amacı; hem kişilerin sağlıkları için katılımcı olmalarını desteklemek hem de geleneksel sağlık hizmetleri ile katılımcı sağlık yaklaşımı arasında ilinti oluşturmaktır.
Teknolojik gelişmelerin vermiş olduğu özgüven ile artık kişiler biyolojik veriler üreten bilgi fabrikası haline gelmektedir. Geliştirilen biyosensörler sayesinde birçok fizyolojik ve biyolojik ölçümler yapılabilmektedir. Hatta akıllı sutyenler sayesinde meme kanseri teşhisleri yapılmaktadır. Terden şeker ve bazı fizyolojik ölçümleri yapan dövmelerden akıllı göz lenslerine kadar pek çok yenilik bulunmaktadır.
Sağlık sektörü katılımcılık alanında da hızla ilerlemektedir. Biyolojik sıvıları analiz etmeyi başaran akıllı tuvaletlerden kalp-damar sensörlerine kadar yine pek çok yenilikçi çözüm kişisel sağlığı korumak adına sağlık alanında katılımcı haline gelmektedir. Günlük hayatta sıklıkla kullandığımız cep telefonları da artık kişinin sağlık yönetiminde kullanılmaktadır. Kişilerin sağlık verilerine ulaşmalarında kolaylıklar sunan pek çok mobil uygulamalar bulunmaktadır. Sağlıkta 4K kavramı, hastane çevresinden sıyrılarak evlere, iş yerlerine, okullara ve insanın bulunduğu her alana yayılma göstermeyi başarmıştır.
Kişiye Özgü Olma
Kişiye özgü sağlık anlayışı 4K kavramları içerisinde en eski tarihe sahip olan kavramdır. MÖ 400’lü yıllara dayanan bu kavram kimin hasta olduğu üzerinde şiddetle durmuştur. Modern tıbbın en büyük zorluklarından biri kişiler arasında bulunan biyolojik farklılıkları üzerinde uygulanan tek tip tedavi yönteminin farklı sonuçlar doğurmasıdır. Tedaviler yıllar içerisinde her ne kadar geliştirilse de çoğu zaman istenen optimum çözümlere ulaşılmamaktadır.
Sağlık sektörü içerisinde bulunan kişiye özgü sağlık; bir bireyin sağlığı ile ilgili yaşam tarzı düzenlenmesi, diyet programı oluşturulması, tedavi yöntemi seçilmesi, ilaç ve doz ayarlanması gibi oluşumları içermektedir. Kişiye özgü olma tüm bu kararları verirken kişinin biyolojik özelliklerini, bulunduğu fiziksel ortamı, kişinin ihtiyaçlarını ve yaşam tarzını göz önünde bulundurarak kişiye özgü tıbbi yaklaşımları seçmek olarak tanımlanmaktadır. Yeni teknolojiler sayesinde kişilerin moleküler düzeydeki farklılıkları saptanarak genetik yapıları analiz edilmektedir.
Bağlantıların sağlıklı bir şekilde anlaşılması, uzun dönemde kişiyi bütünsel olarak ele almayı ve kişiye özgü daha etkin çözümlere ulaşmayı sağlayacaktır. Kısacası herkese uyum sağlayan rehber önerileri kişisel verilerle yoğrularak kişiye özgü bir hal alacaktır. Bu konu üzerinde en sağlam gelişmeyi biyoinformatik alanında görmekteyiz. Hızla gelişim gösteren omik teknolojileri sayesinde hem hastalık tanımlanmakta hem de hastalığın altında yatan sebep saptanmaktadır. Daha etkin tedavi yöntemleri sunan algoritmalara ek olarak omik tabanlı analizlerin varlığı ile sağlık sektörü Tanımı her geçen gün daha fazla anlam taşımaktadır.
Omik teknolojilerinin ilk uygulandığı alan doğru kişiye doğru ilaç ve doğru doz etkinliğini sağlamak olmuştur. Omik teknolojiler hastalık molekülerine inerek hücre seviyelerini araştırarak hedefe yönelik tedaviler ve terapiler geliştirilmektedir. Özellikle son yıllarda kanser hastalıkları ile ilgili hedefe yönelik mekanizmaların geliştirilmesi omik veriler tarafından sağlanmaktadır. Yeni nesil biyolojik verilerin hemen hemen hepsi omik teknolojiler tarafından gerçekleştirilecektir.
Kişiye özgü olma yaklaşımında kişisel verilerin toplanması ve analiz edilmesi büyük bir öneme sahiptir. Bu kişisel verileri toplama kanalları arasında kişisel cihazlar ve cep telefonları bulunmaktadır. Bu kişisel veriler, veri havuzundaki aplikasyonlardan geçirilerek yapay zeka çözümlemeleri ile kişilere sağlık asistanları olarak hizmete evrilmektedir. Hatta oluşturulan bu sağlık asistanları her daim hekimlerle iletişimde olup olumsuz giden bir durumu tespit edip hemen önlemler almaktadır. Sağlık sektörü alanında hızla gelişen biyosensörler sayesinde kişilerin hem fiziksel hem de zihinsel verileri çok hızlı ve detaylı bir şekilde ölçülebilmektedir.
Sağlık sektörü hakkında detaylı bilgi almak için Biyoteknoloji Çağına Hoş Geldiniz kitabına Google Books üzerinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca ilgi çekici diğer kitaplara da aba Yayın resmi internet sitesinden erişebilirsiniz.