Çocukluktan ergenliğe geçiş süreci başta bireyin kendisi olmak üzere aileler açısından da oldukça önemlidir. Ergenlik dönemi çocuğun kendisini ailesinin yönlendirmesinden uzaklaştırıp özerk bir kimlik geliştirmesiyle son bulmaktadır. Ancak bu durum tamamen anne ve babadan kopuk bir hayat şeklinde değerlendirilmemelidir. Bu durum kişiye tam bağımsızlık anlamında dönüş yapmamaktadır. Aksine bu durum yani aileden bağımsız davranma olgusu kişinin kendi görüşlerinin sorumluluğunu almasının da önünü açmaktadır. Ayrıca anne ve babasının görüşlerini kendi görüşleri kadar değerli görüp bunları hayatına yansıtması şeklinde de gelişen bir durum söz konusu olacaktır.
Ergenliğe nasıl girilir sorusuna verilecek en güzel cevap çocuğun ailesinden uzaklaşıp akranlarıyla daha fazla vakit geçirmeye başladığı sürece denk gelen dönem olarak ifade edilebilir. Ergenin arkadaş gruplarıyla olan ilişkileri arttıkça anne ve babasına karşı olan uzaklaşma da o denli artmaktadır. Bu zaman aralığında anne- babaya düşen görev kendilerinin de gençlikte aynı problemleri yaşadığını çocuğuna güzel bir lisanla anlatmasıdır. Ergenlik dönemi içerisinde olan gençten duygularını paylaşmasını ve paylaştığı takdirde birbirlerini daha iyi anlayacaklarını hissettirmelidirler. Bu sayede anne-baba ve ergen arasında sağlıklı bir iletişimin kurulduğu gözlemlenecektir.
Ergenlik Dönemi İçerisinde Akran Gruplarının Önemi
Ergenlik; kendini arama ve bulmaya çalışma, kısacası kimlik geliştirme süreci olarak tanımlanmaktadır. Kendini bulma sürecinden kasıt, değişik rollerin kişilik üzerinde denenmesidir. Ergen kendini kim ve ne olarak düşünürken aynı zamanda kendisinin başkalarının gözünde nasıl gözüktüğünü de merak etmektedir. Ergen için akran grupları, kendisi hakkında bilgi sahibi olmak için önemli bir grup olarak görülmektedir. Onlar için akran grubu toplumsal onay alma mercii olarak düşünülmektedir.
Akran grupları, ergenler açısından düşünüldüğünde toplumun vermeyi reddettiği toplumsal kimlik edinme olgusunu gençlere fazlasıyla hissettirmektedir. Özellikle 13 yaş erkek çocuğu erginliği durumunda akran grupları daha büyük bir önem kazanmaktadır. Duygu ve düşüncelerini yaşıtlarıyla paylaşma, ilgi ve değerlerini ailesinin dışında bir grupla paylaşma gibi ergenlikte sıkça yaşanılan bu tartışma ortamları, akran grupları sayesinde belli bir düzen içerisinde ilerletilmektedir. Ayrıca bu akran grupları sayesinde ergenin çatışmalı dünyasına olumlu katkılar sunulmuş olmaktadır.
Ergenlik dönemi içerisinde akran gruplarının birine dahil olmak son derece önemlidir. Ancak akran grupları tıpkı bir canlı organizma gibi hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Şöyle ki; bu akran gruplarının beslenmesi ve varlıklarını sürdürebilmeleri için kan kaybetmemesi gerekmektedir. Buna bağlı olarak akran gruplarına girmek çok esnek yani kolay, fakat gruptan ayrılmak bir o kadar katı ve zorlayıcı olabilmektedir. Ergenlik sürecinin en zor aşaması hiç şüphe yok ki, kimlik arayışıdır. Tam da bu noktada akran grupları gençlere hazır kimlik sunma işlevini yerine getirmektedir. Ergen, hiç kimse olmaktansa bir kimlik edinme adına dini, siyasi ya da tamamen marjinal bir grubun sunmuş olduğu hazır kimlik teklifini asla reddetmeyecektir.
Ergenliğin Psikolojik Belirtileri
Ergenlik dönemi yaşayan gençlerde bilişsel gelişim hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Bunun yanında soyut düşünme becerileri de artış gösterdikçe gençlerde din, sosyal hayat, moda gibi konular üzerine sorgulamalarda artış gösterecektir. Bu sorgulama evresi içerisinde yer alan genç bireylerin dış dünyaya olan ilgileri git gide artmaktadır. Buna paralel olarak ergenler ailelerinden uzaklaşma eğilimine girmektedir. Onlarla geçirilen zaman ise giderek azalmaktadır. Ergenler kendileri gibi kimlik arayışı olan ve benzer yaşamları deneyimleyen akranları ile vakit geçirmek isteyecektir. Benzer sorunları yaşayan ve sorumluluklarla baş etmeye çalışan akran çevresi ergene cazip gelmektedir.
Ergenin kendini ait hissettiği akran grubunun benimsemiş olduğu davranış kalıpları ne yöndeyse ergende benzer davranışları sergileme görevi üstlenecektir. Bununla beraber ergenin ait olduğu akran grubu ergenin sağlıklı ve tutarlı bir kişilik gelişimi göstermesine yardımcı olmaktadır. Ancak bir taraftan da bu akran grupları ergenler üzerinde olumsuz tutum ve davranış geliştirmesine de neden olmaktadır. 17-18 yaş erginliği akran gruplar içerisinde aktif rol oynamakta ve kalıpların belirlenmesinde yol gösterici olmaktadır.
Akran grubunun ergenlik dönemi üzerindeki etkisi inişli çıkışlı bir grafik izlemektedir. Sergilenen bu grafik ergenin kendisi hakkında ne hissettiğine bağlı olarak değişmektedir. Ergenin akran gruplarına olan bağlılığının ölçümü anne-babası ile olan ilişkisine göre şekillenmektedir. Anne-babası tarafından sevilen ve değer gören ergen, akran grubunun desteğine ve onayına daha az gereksinim duymaktadır. Diğer açıdan bakılacak olursa, ailesi tarafından sevilmeyen ve değer verilmeyen ergen ne durumda olursa olsun aile dışındaki bireylerden onay ve benimsenme arayışına girecektir.
Kimse tarafından istenmediğini ve değer verilmediğini düşünen ergen, bir hiç olmaktansa herhangi bir gruba dahil olmayı isteyecektir. Belli bir gruba girme arayışında olan gençler, topluma zararı olan çetelere, farklı bağımlılıkları olan gruplara, dini ve ideolojik grupların içerisinde kendilerini bulacaktır. Ergenlerin bu denli olumsuzluklar içerisinde kendilerini bulmamaları için aileye ve okula çok fazla sorumluluk düşmektedir.
Ergenlikte Yaşanan Bedensel ve Ruhsal Değişiklikler Nelerdir?
Ergenlik dönemi sürecinde olan gençler için anne-babasının ve yakın çevresinin kendisi hakkında düşünülenlerden oldukça etkilenmektedir. Bu noktada anne- babaların hem kendi duyguların açıkça ifade edebilmeleri hem de ergene duygularını açıklama fırsatı vermeleri oldukça önemlidir. Karşılıklı olarak birbirleri hakkında neler düşündüklerini konuşmaları da sürece katkı sağlamaktadır. Duyguları ifade ederken sadece sevgi hissine ağırlık verilmemeli, kızgınlık, korku, beğenmeme gibi duyguların ortaya koyulması gerekir. Bu sayede her iki tarafta birbirine fazlasıyla anlayışlı yaklaşacaktır.
Ergenin başkalarını dayanak olarak görmesi ve bağımsız davranma gereksinimi arasında sürekli bir iç çatışma yaşanmaktadır. Ergen birey sahip olduklarından daha fazla özgürlük istemektedir. Özgürlük kazanmak için türlü çabalar veren ergen, bunları elde ettikten sonra ise nasıl kullanacağını pekte bilemez. Özellikle kendi ayakları üzerinde artık durabildiğini, kendi yaşamına yön verecek kadar büyüdüğünü her fırsatta dile getirmektedir. Ancak tüm bunları dile getirirken gereken çabayı vermekten hoşnut olmamakta ve hatta üretime geçmemektedir.
Boyun eğmeyle boyun eğmeme arasında geçen ergenlik dönemi ergenlerin fazlaca bocaladığı zamanlardır. Söz dinleyerek onay görme ile kendi duygularını öne sürme ve bir gruba ait olmanın vermiş olduğu rahatlama ile tek başlarına verecekleri kararların sağlıklı olduğunu düşünmektedirler. Özellikle kişilik anlamda doyuma ulaştığını düşünen ergenler zaman sonra kendilerini yoğun bir karmaşanın içinde bulmaktadır. Yaşanan karmaşanın göstergesi olarak ergende bazı davranış örnekleri gözlemlenebilir.
Ergenler bu dönemlerde ikili duygulara sahip olmaktadır. Duygular arası geçişlerde sevgi, nefret, acı, zevk, korku, öfke gibi dalgalanmalar sıklıkla yaşanmaktadır. Bu olumlu ve olumsuz olarak adlandırılan uç duygular arasında geçişler ise kısa zamanlı olmaktadır. Çünkü ergenler aşır özgürlük isterler ancak bir yetişkinin kendilerine koyduğu özgürlük sınırını anlayamazlar. Ergene göre özgürlük; istediği zaman eve gelmek, yine istediği zaman ders çalışmak ve istediğiyle arkadaşlık etmek olarak tabir edilmektedir. Onlar için özgürlük anlayışının bir sınırı yoktur.
Ergenlik dönemi ergenler için her açıdan oldukça zorlayıcı geçmektedir. Bu bireyler özellikle bağımlılığı reddederler. Aileleri başta olmak üzere başkaları tarafından yönetilmek onları neredeyse boğmaktadır. Ancak burada da duygu karmaşası görmek oldukça olası bir durumdur. Bu ikili duygular arasında ekonomik olarak güçlü birine bağlı olmayı isterler ancak ne kadar para harcamaları gerektiği konusunda yine aynı kişilere bağlı olmak istemezler. Tamamen bağımsızlığı savunurlar ve o şekilde hareket etme eğilimine girerler.
Ergenler için istekleri erteleme gibi bir durum söz konusu değildir. Sonrasında bile hallolacak bir konunun hemen şimdi olması için anne- babasına direnebilirler. Zaman ve nakit kavramı onlar için tartışmaya tamamen kapalı konulardır. Kısacası ben odaklı yaşarlar ve kendilerine dönük bir şekilde hareket ederler. Sürekli yalnız kalmayı tercih ederler ve saatlerce odalarına kapanıp kendilerinde oluşan değişimleri gözlemlerler. Ayrıca kendilerini sık sık banyoya kapatarak vücutlarındaki bedensel değişimleri incelerler.
Ergenlik Dönemi Kaç Yaşında Başlar? Ergenlerde Güvensizlik Duygusu
Ergenlik, kızlarda ve erkeklerde farklı zaman aralıklarında kendini göstermektedir. Ergenliğin çocuklarda başlaması takvim yaşından çok kemik yaşı ile alakalı bir durumdur. Kızlarda kemik yaşı genel olarak 10 yaş olarak bilinmektedir. Erkeklerde ise bu yaş 11’dir. Yine erken ergenliğe geçişi hızlandıran bir diğer unsur ise beslenme şeklidir. Fast-food tarzı beslenme alışkanlığı olan çocuklarda erken ergenlik belirtileri görülmektedir. Bu açıdan ebeveynler gelişim aşamasında olan çocukları için kaliteli ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı oluşturmalıdırlar.
Erken ergenlik yaşayan çocukların çoğunda güvensizlik duygusu ilk sırada yer almaktadır. Ergenlik dönemi daha erken yaşlara rastlayan çocuklarda bu durum fazlasıyla yaşanmaktadır. Özellikle banka, postane gibi alanlara ergenlerin gitmesi istendiğinde bu duruma şiddetle karşı çıkarlar. Çünkü onlara göre o mekanlar yetişkinler dünyasına aittir. Bu ve benzeri durumların altında tam olarak güvensizlik duygusu yatmaktadır. Ancak gençlerde görülen bu güvensizlik duygusu kendilerini daha rahat hissedebilecekleri alanlarda gün yüzüne çıkmamaktadır.
Sinemada, atari salonlarında ya da eğlenebilecekleri alanlarda güvensizlik duygusu yer almamaktadır. Çünkü ergenler bu alanları kendilerine yakın olarak görmekte ve kendilerini iyi hissetmektedir. İstekleri yerine gelmeyen ergenlerde karşılaşılan ilk duygu ise isyandır. Fakat hemen hemen her duyguyu aşırı yaşadıklarından bu durum ebeveynleri tarafından normal karşılanmalıdır. Başta kişiliklerine yapılan eleştirilere ve onları küçük düşürecek söylemlere haddinden fazla tepki gösterebilirler.
İsteklerinin ertelenmesi, belki de o zamana kadar sakin ve ağırbaşlı olan ergenlerin saldırgan olmasına yol açacaktır. Bu sebeple yoğun yaşanan duyguların çoğu aile ya da okul tarafından denetim altına alınamadığından bu iki çevrede de birçok sorun yaşanmaktadır. Ergenlik dönemi sürecinde okulda ve evde hiçte hoş olmayan tablolar ortaya çıkmaktadır. Bu sürecin en sağlıklı şekilde atlatılabilmesi için başta anne ve babalar olmak üzere diğer yetişkinlerinde bu konularda duyarlı olması son derece önemlidir.
Anne ve babalara bu süreçte düşen en büyük sorumluluk evlatlarının içinde birbirini bütünleyen ya da kamçılayan duyguların var olduğunu bilme bilincini göstermesidir. Özünde birbiri ile bağdaşmayan duyguların varlığını yadsımak yerine bunların ergenin duygusal gelişimi içerisinde gerekli olduğunu bilmesi gerekmektedir. Duygusal gelişim içerisinde olan ergenlerin duygu değişimlerini kabul etmeleri ve uzlaşmacı bir tavır sergilemeleri iki taraf açısından ilişkinin temelini atacaktır. Her iki tarafta bu durum karşısında hem birbirlerine ılımlı yaklaşacak hem de olası bir olumsuzluk karşısında uzlaşmacı yönünü ortaya koyacaktır.
Olumlu bir ergenlik dönemi için neler gerektiği önemlidir. Konu hakkında detaylı bilgi almak için Öğretmen ve Öğretmen Adayları İçin Cinsel Sağlık Bilgileri Eğitimi kitabına Google Books üzerinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca güncel konularda hazırlanmış bilgilendirici ve güncel videolara da Doç. Dr. Gamze Sart YouTube kanalından erişebilirsiniz.