Çoğu zaman öğretmenlik hangi konuda olursa olsun zor bir hal almaktadır. Öğretmen ne kadar çabalarsa çabalasın bazı anlarda öğrencilerin kılı dahi kıpırdamamaktadır. Öğrencilerde motivasyon eksikliği özellikle ödev yapma ve ders çalışma konusunda kendini göstermektedir. Öğrencileri bu durumlarda motive etmek çoğu zaman yorucu olmaktadır. Ayrıca motive etme çabaları yetersiz kaldıkça öğretici kendisinin başarısız olduğunu dahi düşünebilir. Herkesin kendine özgü bir motive olma şekli vardır. Kişide bulunan bu motivasyonu zirvede tutmak için öğrencilerin motivasyonunu neyin düşürdüğünü bilmek lazım.
Motivasyon eksikliğinin Nedenleri arasında özellikle öğrencilerin motive gücünü neyin düşürdüğünü keşfetmek gerekir. Kişilerdeki motivasyon dürtü ve dalgalanmaları genlerle ve çevreyle alakalıdır. Örneğin; aynı şehirde yaşayan çocukların genelinde motive şekli aynı kabul edilmektedir. Başta kendiniz olmak üzere öğrencileriniz neden motive olduğunu bilmek sonuca varmak için oldukça önemlidir. Nelerin motive ettiğini tespit ettikten sonra bulunan stratejilerin sık sık uygulanması gerekmektedir. Bu uygulamalardan sonra stratejiler zamanla alışkanlık haline gelecektir.
Kısa vadeli motive ediciler, o anda yaşanan durumu kurtarmaya yönelik olan stratejilerdir. Mesela; anında motive ediciler arasında samimiyet ve coşkuyu kullanabilirsiniz. Bununla beraber uzun vadeli motive ediciler ise; itici güçler olarak adlandırılmaktadır. Bu itici güçler biyolojik olarak yönlendirilebilme özelliğine sahiptir. Yine bu itici güçlerle ustalık kazanılabilir ve ayrıca sosyal statü arttırılabilir. Gerçek bir eğitimci hem kısa vadeli hem de uzun vadeli motive edicileri kullanarak öğrencilerine en doğru motive aracını oluşturacaktır.
Motivasyon Eksikliği ve Gelişimsel Motivasyonlar
Hayatın her aşamasında her insan hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Hayatımızın her evresinde hayta kalmamızı sağlayan yeni şeyleri öğreniriz. Mesela; yemek yemeyi öğrenmek, yürümeyi öğrenmek, ders çalışmak gibi. Motivasyon eksikliği özellikle ergenlikle beraber başlayan ve yaşlılığa kadar giden bir serüvendir. Hayatın her evresinde kişilerin motive olduğu şeyler değişkenlik gösterebilir. Bir öğrencinin okula gitmek için evden çıkması da motive gerektiren bir durum olabilir. Ya da bir çocuğun yaşıtlarıyla dolu bir oyun parkına gidip oraya motive olmaya çalışması da bir diğer uygulanma şeklidir.
Beynin birincil motivasyon şekli hayatta kalmaktır. Özellikle yaş ilerledikçe kişilerdeki motive edicilerin şekli değişebilmektedir. Hayat motivasyonunu kaybetmek durumu kimi insanlarda bu evrelerde kendini göstermektedir. Bu motive edicilerden bazıları zamanla daha baskın hale gelirken bazıları ise zamanla unutulup gitmektedir. Bir çocuk ile bir yetişkin arasındaki motive edicilerin önem dereceleri farklıdır. İnsanların gelişim evrelerinde motive edicilerin önemi ve sırası fazlasıyla değişiklik göstermektedir.
Erken çocukluk dönemi 1-5 yaş aralığı olarak bilinmektedir. Bu yaş aralığındaki bebeklerin birincil amacı hayatta kalmaktır. Ancak bu yaşlarda bir diğer motive edici durum ise güven duygusunu hissetmeleridir. Bu durum her ne kadar motivasyon eksikliği olarak görülmese de güven duygusu bebeklerin bile bir şeye motive olmasını sağlamaktadır. Bu güven duygusu özellikle yakınlarından ayrı kaldıklarında kendini göstermektedir. Ayrıca bebeklerin yürümeye başlaması kendilerinde özerklik duygusunu da oluşturmaktadır. 1-5 yaş aralığındaki çocuklar aile içerisindeki rollerini fark etmeye başladıklarında kimlik duyguları da gelişme göstermektedir.
Çocukluk dönemi 6-12 yaş aralığı olarak bilinmektedir. Bu yaş grubunda özellikle aidiyet duygusu çocuk için oldukça önemlidir. Bu duyguyu hem ailesine hem de akranlarına hissettirmek istemesi oldukça normal bir durumdur. Ergenlik öncesi döneme denk gelen bu yaş aralığı için bir gruba bağlı olmak yüksek bir motivasyon kaynağıdır. Ayrıca bu yaştakiler çevrelerine karşı haklı olma ihtiyacıyla hareket etmektedir.
Ergenlik dönemi 13-18 yaş aralığı şeklinde gerçekleşmektedir. Öğrencilerde motivasyon eksikliği özellikle bu evrede gündeme gelmektedir. Ergenlikte, öğrenciler olgunlaştıkça ve dış dünyayı gördükçe yeni motive edici faktör arayışına girmektedir. Gelişimin bu aşamasındaki öğrenciler misyon ve hedef duygusuyla motive olmaya çalışmaktadır. Özellikle gençler kendilerini diğerlerinden farklı kılan motive şekli arayışına girmektedir. Bu durum ise, bu yaş grubunun sosyal statüye sahip olma isteğinin bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır.
3 Motivasyon: Merak, Beklenti, Davranışsal İlgi Düzeyi
Yaşlandıkça motivasyon eksikliği gittikçe hız kazansa da anında motivasyon sağlamanın güvenilir yolları bulunmaktadır. Yaşa, cinsiyete ve etnik kökene bağlı olmadan genel yönlendirme faktörleri bulunmaktadır. Evrensel motivasyon yöntemleri olan merak, beklenti ve davranışsal ilgi düzeyleri hayatta kalabilmek için oldukça önemlidir.
Merak; doğal insan merakı bebeklikten başlayarak kendini gösterir. Bir bebeğin etrafındaki dünyayı keşfederken merak duygusu zirvededir. İnsan beyni bir şeylerin anlamını öğrenmeye ve keşfetmeye bağlıdır. Genellikle öğrencilerin doğal merakını tetikleyen sorular ve deneyler yapılmalıdır. Sadece merak uyandıran bir sorunun sorulması bile motive sağlayacak ve öğrenciyi düşünmeye teşvik edecektir.
Beklenti; bir sonraki aşamada ne olacağını tahmin etmek ve olası sonuçları kestirebilmek bir canlıya hayatta kalma avantajı sağlar. Tehdit unsuru anında motivasyon sağlama özelliğine sahiptir. Motivasyon eksikliği ancak bu yöntemle halledilmemelidir. Örneğin; bir öğretmen öğrencisini motive ederken tehdit unsurunu itici güç olarak kullanmamalıdır. Ancak bu durumun ortaya çıkardığı gerilim ve heyecan duyguları motivasyon için kilit bir bileşen haline dönüşebilir. Sonuç olarak öğrencilerin motivasyonu arttırılmış olur.
Öğrenciler itici güçler sayesinde canlanıp ipucu arayışına girebilir ve neler olacağını tahmin etmek için bilgileri birleştirebilir. Özellikle rutinler öğrenciler için kesinlik sağladığından değerlidir. Ancak bu durumun netliğe kavuşması öğrencilerdeki öngörüyü sınırlayacak ve düşünme yetisini azaltacaktır.
Davranışsal İlgi Düzeyi; kişi için o an ne önemliyse beyin tamamen ona odaklanır. Hayatta kalma açısından bakıldığında da bu durum oldukça mantıklı karşılanmaktadır. O an için öğrencinin sınava girmesi ilk plandaysa beyin tamamen ona odaklanacak ve ona göre motive oluşturacaktır. Örneğin matematik öğrenmek isteyen bir öğrenci ile dil öğrenmek isteyen bir öğrencinin motive olma yöntemleri birbirinden farklıdır. Beyin ona göre kendini kodlayacak ve ona göre öğrenme şekli belirleyecektir.
Kısacası motivasyon eksikliği hayatın her aşamasında karşılaşılacak olası bir durumdur. Konu hakkında detaylı bilgi almak için Eric Jensen ve Liesl Mcconchie tarafından yazılan Beyin Temelli Öğrenme kitabına Google Books üzerinden ulaşabilirsiniz. İlgi çekici diğer kitaplara ulaşmak için aba Yayın resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.