Bir öğrenme ortamında ilişkilerin biyolojisi ve önemini kavrayabilmek için, öncelikle insanların doğada biyolojik olarak nasıl sosyal olduklarını ve bağlantı aradıklarını anlamak gerekir. Bahsi geçen bağlantının bulunmaması ya da sağlıklı ilişkiler kurulamaması ise önemli bir sorun olarak karşımıza çıkabilir.
İnsanlar Hayatta Kalmak İçin Sosyal İlişkilere İhtiyaç Duyar
Öncelikle insanların sosyal varlıklar olduğunu unutmamak gerekir. İnsanlar hayatta kalmak adına sosyal ilişkilere ihtiyaç duyar. Bu kabile toplumlarından günümüze dek değişmeyen kurallardan bir tanesidir. Mutlu olmak, mutlu etmek ve refah içinde yaşamımızı sürdürebilmek için doğumumuzdan ölümümüze dek birbirimize destek olmaya ihtiyaç duyarız.
İlişkiler ve beyin ile ilgili bilgi edinebilmek için iki ana çalışma alanına başvurabiliriz. Bunlardan ilki davranışsal nörobilim, diğer ise nöroendokrinolojidir. İlişkiler agresiflik ile yakınlık arasında değişiklik gösterebilir. Agresif ilişkilere zorbalık, istismar gibi örnekler verilebilir. Yakın ilişkiler ise arkadaşlıkları, sosyal becerileri, toplumsal oyunları, kültürel normları ve sağlıklı bir iletişimi işaret eder.
İnsanların birbiriyle bağlantı kurma isteği çoğu zaman hayatta kalma ihtiyacının ötesine geçer. İnsanlar kendilerini güldüren bir olaya tanık olduklarında çoğunlukla o an etraflarındaki diğer insanların ne yaptığına bakarlar. İnsanların tanıdık ya da yabancı olması önem taşımaz. Bu duygusal bakımdan zengin deneyimlerde birbirine bağlı hissetme isteğinden kaynaklanır. Bu tepkiler trajik olaylar karşısında da tekrarlanabilir. İnsanlar yoğun duygular hissettiğinde bir başkasının da aynı duyguyu hissedip hissetmediğini bilmek isterler. Bu durum bağlı hissetme arzusuyla açıklanabilir ve bu tarz deneyimler neredeyse evrenseldir.
İlişkilerin Biyolojisi İle İlgili Deneyimlerimiz Bebeklik Döneminde Başlar
İlişkilerin biyolojisi ile ilgili deneyimlerimiz bebeklik döneminde başlar. Bebekler ihtiyaçlarına doğru zamanda ve doğru şekilde cevap veren ebeveynleriyle güvenli bağlanma yaşarlar. Aynı şekilde temel ihtiyaçlarını karşılayan bir bakıcıyla da güvenli bağlanma yaşayabilirler. Kurulan bu sağlıklı ilişkiler çocuklar üzerinde uzun vadeli bir etki yaratır. Çocukluktan ergenliğe kadar devam eden süreçte sosyal becerilerini olumlu yönde etkiler. Ancak her birey çocukluk döneminde sağlıklı ilişkiler kuracak kadar şanslı olmayabilir.
İlişkilerin biyolojisi ne yazık ki yalnızca olumlu örneklerle sınırlı değildir. Çocuklar istismar veya ihmal gibi sorunlarla yüz yüze gelebilirler. Bu durumda koruyucu ailelerle yaşamaları gerekir. Temel bakıma ihtiyaç duyduğu dönemde sağlıklı ilişki kuramamak ya da kötü muameleye maruz kalmak çocuk açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Şefkatli bir öğretmen bu etkilerin bazılarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Aile içi şiddete maruz kalan ya da istismara uğrayan çocuklar sosyal ve duygusal yönden çeşitli olumsuz sonuçlar yaşayabilirler. Yaşıtlarından daha izole, endişeli ve depresif hislere sahip olabilirler. Madde bağımlılığı ve şiddet gibi davranışlara eğilimli olabilirler. Bu tutumları yetişkinliğe kadar devam eder ve romantik partnerlere olan bağlılıklarını üzerinde de etkili olur.
Bir diğer problem olan tepkisel bağlanma bozukluğu sosyal işlevsellikle ilgili ciddi bir bozukluk olarak karşımıza. Engellenmiş ve engellenmemiş olmak üzere iki farklı türü vardır. Engellenmiş tepkisel bağlanma bozukluğu yaşayan çocuklar diğer insanlara karşı dikkatli ve temkinli davranırlar. Engellenmemiş bir çocuk ise yabancılar dahil olmak üzere herkesle etkileşim kurmaya çalışır. Bu durumun erken çocukluk döneminde yaşanan sert kötü muameleden kaynaklandığına inanılmaktadır.
Tüm bu örnekler bizim için ilişkilerin biyolojisi anlamında birer ipucudur. Bireylerin çocukluk döneminde yaşadığı zayıf veya yıkıcı ilişkilerin sonuçlarının bir resmidir. Olumsuz koşullarda büyüyen şiddete ve istismara maruz kalan gençler şefkatli yetişkinlere ihtiyaç duyar. Bu durum bütün hayatlarıı etkileyebilecek ölçüde önemlidir.
İlişkilerin Biyolojisi: İnsanlarla İlişki Kurmak Neden Önem Taşır
Peki; insanlarla ilişki kurmak ne ölçüde önemlidir? İlk olarak bir bağlantı duygusunun yokluğu insanlara acı verebilir. İkinci olarak ise sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerde eksikliğe neden olabilir.
Fiziksel Zararlar ve Fiziksel Faydalar
Sosyal acı ve fiziksel acı duyguları birbiriyle ilişkilidir. Beyinde neredeyse aynı eşlemeleri gösterirler. Bir kişinin sosyal acı hissetmesi deneyim anlamında fiziksel acıyı çağrıştırır. Bu nedenle fiziksel ilişki ya da temasın sosyal acıyı hafifletmesi mümkündür. Bunun tam tersi bir durum olarak; sosyal ilişki fiziksel acıyı gidermeye yardımcı olabilir. Yapılan araştırmalar düşük sosyal statünün, kalp hastalığı ve depresyon gibi kronik fiziksel ve zihinsel sağlık durumlarıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Sağlıklı sosyal ilişkiler kuran insanlar diğerlerine oranla daha uzun yaşarlar. Zayıf sosyal ilişki ise ömrü kısaltır hatta bu yönden obeziteden daha zararlıdır.
İlişkilerin Biyolojisi: Duygusal Zararlar ve Duygusal Faydalar
Bilim insanları sosyal kopukluğu, dışlanma veya reddedilme duygularıyla ilişkili olarak incelemiştir. Bu deneyimlerin stres hormonu olan kortizol düzeyini arttırdığı gözlenmiştir. Bu durum fiziksel sağlık ve öğrenme potansiyelini olumsuz etkiler. Kortizol düzeyinin yüksek olması anksiyete ve depresyona da neden olabilir. Birisi sosyal olarak bir diğerine bağlılık duyduğunda ise vücut oksitosin salgılar. Bu, bir bebeğin sevdiği birine fiziksel olarak yakın olduğunda salgılanan kimyasalın aynısıdır. Güçlü ilişkileri olan insanlar daha mutludur ve daha fazla yaşam doyumu yaşarlar.
Bilişsel Zararlar ve Bilişsel Faydalar
Sosyal ilişkilerin eksikliği sadece duygularımızı değil beynimizi de etkiler. Sağlıklı ilişki kuramamak fiziksel, duygusal ve bilişsel sağlığımız üzerinde olumsuz etki yaratır. Sosyal ilişkiler beynin öğrenmeyle ilişkili olan kısımlarını harekete geçirir. Bireyler, öğrenme ortamındakilere sosyal olarak bağlı hissettiklerinde daha kolay ve hızlı öğrenirler. Bu durum iş yeri, hastane ve okul gibi birçok ortamı kapsar.
Sağlıklı ilişki yaşayan kişiler sağlıklı ilişki kurma konusunda diğerlerine oranla daha başarılıdır. Erken yaşlarda etkileşimde bulunduğumuz kişilerin davranışlarını ve alışkanlıklarını farkında olarak ya da olmayarak öğreniriz. Bu davranışları ilerleyen süreçlerde kendi ilişkilerimizde de uygularız. Elbette bunun tam tersine bizim için modellenmiş olanlardan farklı davranışlar seçmemiz de mümkündür. Ancak bu bilinçli bir seçim ve kayda değer bir çaba gerektirir.
İlişkilerin biyolojisi, güvenli bağlanma, sağlıklı ilişkiler gibi konularda daha detaylı bilgi edinmek için Doç. Dr. Gamze Sart ya da aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Dilerseniz aba Yayın tarafından yayımlanan “Beyin Temelli Öğrenme” adlı kitaba buradan ulaşabilirsiniz. Soru ve görüşleriniz için aba Yayın ile iletişime geçebilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji YouTube kanallarına abone olabilirsiniz.