Nasihat insanlar arasında pek de sevilmeyen bir şeydir. Peki nasihati insanlar neden sevmez? Çünkü insanlar öğrendiğini uygulamak gerektiğine inanmaktadır. Nasihat almaktan ziyade kişi kendi deneyimlerine dayanarak sonuçlara varmak istemektedir. Bir eylemin sonucu olumlu ise de olumsuz ise de kişi bunu kendi başına yaşayarak öğrenmek istemektedir.
Nasihat başka birinin söylemiyle öğrenmeyi gerekli kılmaktadır. Ancak hiç kimse başka birinin söylemiyle öğrenme metodundan hoşlanmamaktadır. Aksi durumda nasihate dayalı olan eylemlerin, ezbere dayalı yaşamaktan bir farkı bulunmamaktadır. İnsan bir olayı ya da bir eylemi deneyimlemelidir. Ezbere dayalı olan söylem yöntemi çabuk unutulan bir yöntemdir. Deneyimlenmeyen hiçbir eylem ruhsal hafızaya aktarılamamaktadır.
Öğrendiğini Uygulamak Gerekir: Nasihat Pek Sevilmez
Öğrendiğini uygulamak nasihat almayı geri planda bırakan bir eylemdir. Çocuklarımız da ezbere dayalı bir yaşamdan ziyade bir eylemi kendileri deneyimlemek istemektedir. Bu nedenle çocuklarımıza verdiğimiz nasihatlerin uygulanması pek de beklenmemelidir. İnsanlar öğrendiklerini uygulamalıdır. Uygulanan bilginin akılda kalması kolaylaşmaktadır. Ayrıca uygulanan bir bilgi, yeni bilgilerin edinilmesini sağlamaktadır.
Herhangi bir kursa gidildiğinde alınan teorik bilgiler, uygulamada kullanılmadığında o bilginin çok da bir anlamı olmayacaktır. Ne zamanki bu bilgiler kullanılmaya başlanırsa, mevcut bilginin çevresinin genişlediği hissedilecektir. Teorik eğitimlerden sonra uygulama eğitimlerinin temel amacı da budur. Pratiği yapılan bir bilginin kalıcı olmasını sağlamak ve yeni bilgilerin kapısını aralamak hedeflenmektedir. Çünkü pratik yapılmayan bilgi kanalları zamanla tıkanacaktır. Bu kanallar zaman geçtikçe de kapanacaktır.
Bir Bilgi İçin Uygulama Yapmak Neden Önemlidir?
Bir bilginin kalıcı olmasını sağlamak için teorik bilgiler yetmemektedir. Bir bilgiyi sadece öğrenmek için öğrenmek mümkündür. Ancak teorik bilginin uygulanması, mevcut bir konunun ne kadar anlaşılıp anlaşılmadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca bilgi kanallarının açılması ve mevcut bilginin daha da gelişmesi için uygulama yapmak hayati bir öneme sahiptir. Öğrenilen her yeni bilgiyi bir kanal olarak düşünmek mümkündür. Bu kanallardan her biri de ayrı bir frekansta yayın yapmaktadır. Kişi bilgiyi öğrendiğinde o kanalda yayın yapan frekans kullanılmaktadır. Uygulama yaptıkça kanalın yayın yaptığı frekans kişiyi bu kanal aracılığı ile geliştirmektedir. Öğrendiğini uygulamak da bu noktada önem kazanmaktadır.
‘Mesaj Yürü Diye Geldi’ kitabı kişinin kendini tanımaya ihtiyacı olduğunu, insanın yaşam amacının duyguları anlamak ve bunları öğrenmekten oluştuğunu ve düşüncenin insan hayatını ne kadar etkilediğini anlatmaktadır. İpek Gezer tarafından kaleme alınan ve Aba Yayın tarafından satışa sunulan kitaba Google Play Store üzerinden ulaşmak mümkündür.