Geleceğin dünyası dijital ve inovatif temeller üzerine inşa ediliyor. Henüz adını bile duymadığımız birçok meslek ve iş kolu gelecekte hayatlarımızın bir parçası olacak. Bu noktada günümüz dünyasının temellerini atan STEM’in rasyonel bakış açısı ilerleyen dönem için pek de yeterli olacak gibi görünmüyor. Her ne kadar halen geçerliliğini korusa da bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik çizgilerinin aşılması büyük önem yaşıyor.
STEM özelinde konuyu biraz açacak olursak, STEM’in getiri ve götürülerini daha net bir şekilde görebiliriz. İnovasyon ve inovatif düşünceyi merkezine alan STEM, en büyük getirisi olan “deneysel öğretim yetisi” ile beraber problemlere farklı bakış açısı getirir, eleştirel düşünme gibi yeteneklerin gelişmesinde önemli bir rol oynar. Bugünün dünyasının oluşması üzerinde büyük etkisi olan STEM buna karşın bilim, teknoloji, mühendislik ve matematiğin kalın çizgileriyle sınırlı olduğundan geleceğin dünyası için yeterliliği sorgulanıyor.
Bu yönde değerlendirecek olursak STE(A)M, STEM’e eklenen “Art” yönüyle birlikte eğitim anlayışını önemli ölçüde değiştiriyor. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikle birlikte gelen rasyonel bakış açısını sanatla kaynaştıran STE(A)M, hayal gücünün sınırlarını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bu sayede bilinçaltındaki tüm tabuları ortadan kaldıran yeni nesil model, STEM’in geliştirdiği “eleştirel düşünce” ve “inovatif” bakış açısını farklı bir seviyeye getiriyor.
Evrensel bir bakış için STE(A)M
Yaşadığımız dünyanın daha iyi algılanması, geleceğin temellerinin daha iyi atılması adına son derece önemli. Her dönem ve çağın ihtiyaçları farklı olacağından STEM’in yetersiz kalması beraberinde STE(A)M’in oluşmasını sağladı. Öğrencilerin sahip oldukları teorik bilgi ve yaklaşımları STE(A)M ile özgün ürünler haline getirdiğini şimdiden görebiliyoruz. Değişen dünyanın eğitim modeli olan STE(A)M, STEM’in getirdiği keskin hatlardan uzaklaşmasını sağladığı gibi resmin sadece belirli bir kısmını değil, büyük resmin görünmesine de olanak sağlıyor.
Evrensel ve dijital temeller üzerine inşa edilen dünya düşüncenin sınırlarını da bizler için yeniden tanımlıyor. Bireylerin hayal güçleriyle sınırlanan yeni dijital dünya ile sanat sadece duyularımıza hitap eden bir “faktör” olmaktan çıkıyor ve keşif-yaratım-çözüm yeteneklerini öne çıkartan bir öge olarak dikkat çekiyor.
Tüketen Toplumdan Üreten Topluma Geçiş
Tüketen toplumlardan üreten toplumlara geçiş özelinde de etkisini hissettiren STE(A)M eğitim modeli, bireylerin gerek kendi ihtiyaçları gerekse de toplumsal ihtiyaçları daha iyi algılayabilmelerini sağlıyor. Bu sayede genel geçer tüketim endüstrisinin yarattığı “ihtiyaç” sarmalından çıkan bireyler, ürettikleri fikirlerin inovatif özgün ürünlere dönüşmesini gözlemleyebiliyorlar.