Hastalıkların teşhislerinin doğru yapılabilmesi için ona yönelik tedaviyi uygulamak en önemli husustur. Günümüzde bu tedavilerin ne şekilde yapılacağını ortaya koyan moleküler tanı teknolojileri bulunmaktadır. Bu amaçla yıllardan beri ultrason ve MR gibi yöntemler geliştirilerek insanoğlunun hizmetine sunuldu. İlk çağlardan itibaren her insanın kendine özgü olan vücut sıvıları ve kokuları tanı olarak kullanılmaktadır. Kan, ter ve idrar gibi vücut sıvıları sağlık alanında değerlendirilmiştir. MÖ. 300’lü yıllarda Hipokrat insan idrarının hastalıktaki tanısının önemine vurgu yapmıştır.
Biyokimyasal teknikler yıllar içerisinde önemli gelişmeler göstermiş ve bu sayede birçok hastalığa tanı koyulmuştur. Bununla beraber ‘Patoloji’ bilimi de doku örneklerini inceleyerek çok önemli veriler sunmuştur. Ancak ultrason, MR, biyokimyasal ve patolojik incelemelere rağmen halen daha bazı hastalıkların doğru teşhisine ulaşılmamaktadır. Fakat moleküler tanı teknolojileri sayesinde bu alandaki eksikliklerin giderilebileceğine inanılmaktadır.
DNA/RNA yapısının ortaya konulması ve protein kodlama mekanizmasının tanımlanması ile beraber moleküler alanda gelişmelere hız katmıştır. DNA dizileme teknolojilerinin geliştirilmesi ile son zamanlarda daha kolay, daha az maliyetli, daha hızlı ve daha fazla güvenilir veri elde edilmesini sağlamaktadır. Özellikle yapay zeka uygulamaları ile gelişen teknolojik ilerlemeler birçok sağlık sorununu kökünden halletmeyi amaçlamaktadır.
Moleküler tanı teknolojileri hastalık tanısını koymak, hastalığa neden olan riskleri tespit etmek, koruyucu önlemleri sunmak açısından sağlık alanına çözümler sunmaktadır. Bununla birlikte kişilerin yaşam tarzlarını belirleme, kendilerine özgü diyetleri düzenleme, spor yapma, cilt yapısına uygun yaşlanma karşıtı koruma önlemleri alma gibi çözümleri de beraberinde getirmektedir. Bu tür verilerin elde edilmesi kişilerin rutinleri açısından oldukça önemlidir. Kişiye özgü verilerin doğru analiz edilmesi ve sağlık danışanları tarafından hizmetlerin sunulması bilimsel verilerle desteklenmektedir.
Moleküler Tanı Teknolojileri ve 4T
4T olarak adlandırılan; tahmin, tanı, takip ve tedavi şeklinde sıralanmaktadır. Genetik hastalık testleri; anne-babadan gelen genetik miras olarak adlandırılan gen kusurlarından oluşmaktadır. Bu gen hastalıkları tek gen ve çoklu gene bağlı olanlar olarak 2’ye ayrılmaktadır. Moleküler tanı teknolojilerinin sunduğu imkanlarla hem gebelik öncesi ve gebelik sırasında hem de doğum sonrasında bu genetik hastalıkları tanılamak ve önlemek mümkündür.
Doğum sonrası genetik tanıyla hastalığın tespiti ve ona en uygun tedavi yöntemini bulmak mümkündür. Özellikle nadir görülen genetik hastalıklar için yenilikçi tedaviler geliştirilmekte ve ilaç konusunda da sıkıntılı olan bu hastalıklar için tedavi şansı sağlanmaktadır. Bu tedavi şansını elde etmek için en erken döneme denk gelen zaman diliminde moleküler tanı teknolojileri ile teşhis koymak hayati önem taşımaktadır.
Enfeksiyon testleri; 2020 yılında tüm dünyada patlama gösteren koronavirüs dalgası virüse yönelik tespitlerin ne denli önemli olduğunu gözler önüne sermiştir. Biyoteknolojik yöntemlerdeki gelişmeler sayesinde her tip virüsün yapısı neredeyse 1 hafta içerisinde tespit edilmektedir. Özellikle virüslerin hangi virüs ailesinden geldiğinin ayrıştırılması ve hastalıkların tanısı için kitlerin oluşturulması için büyük kolaylıklar sağlanmıştır.
Kanser Testleri ve Yaşam Tarzı Testleri
Kanser; insan vücudunda birçok farklı organda görülebilen, organ üzerinde çeşitli tahribatlara sebebiyet veren ve organların işlevlerini yerine getirmesine engel olan bir hastalık ailesidir. Hücrelerin kontrolden çıkarak genetik kodların bozulması sonucunda, hücrelerin ölmesiyle sonuçlanmaktadır. Moleküler tanı teknolojileri insan vücudundaki bu yıkımları önceden tespit ederek ölümcül sonuçların önüne geçmektedir. Anne-babadan geçecek olan üreme hücreleri mutasyona uğramadıkça gelecekteki nesilde kanser riski oluşması çok düşük bir ihtimaldir.
Tüm kanserlerin %5 ile %10 anne-baba geninden direkt olarak gelmektedir. Bu tür gruplara kalıtsal kanserler denilmektedir. Bunlar dışında kişide rastlanan kanserler sonradan mutasyona uğrayan hücreler tarafından gerçekleşmektedir. Tanı teknolojilerinin üzerinde en çok çalıştığı alan kanser teşhisidir. Özellikle kalıtsal kanserlerle alakalı genlerin taranması ile kişinin ailesinden gelen kalıtsal riskler önceden tespit edilerek koruyucu önlemler alınmaktadır.
Yaşam tarzı testleri; yeni nesil dizileme teknolojisi sayesinde kişilerin genetik yapılarının çözümlenmesi artık mümkündür. Bireysel genetik farklılıkların toplum genelinde tespit edilmesi moleküler tanı teknolojileri sayesinde artık kolaylıkla yapılmaktadır. Bu durum kişilerin genetik özelliklerine göre yaşam tarzı öneren birçok testinde ortaya çıkmasına önayak oldu. Bu testler kişiye en uygun diyet programlarından tutunda cilt yapılarının farklılığına kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır.
Yaşam tarzı testlerine babalık testi ve soy analizi testlerini katmakta mümkündür. Bu testler için herhangi bir hekime ihtiyaç duyulmamakta yalnızca bir tükürük örneğiyle de ulaşmak mümkün olmaktadır. Özellikle bu tür kitlere kişiler internet ortamından da ulaşılabilmekte ve test sonuçlarına göre diyet ya da probiyotik önerileri içeren testlerde bulunmaktadır. Ayrıca bu testlerin birçoğu için hastaneye giderek vermekte tercih edilebilir. Özellikle idrar ya da dışkı ile gerçekleştirilmekte ve test sonuçlarına ulaşılmaktadır.
Moleküler tanı son yıllarda hızlı gelişmeler göstererek sağlık alanına önemli katkılar sunmuştur. Konu hakkında detaylı bilgi almak için Biyoteknoloji Çağına Hoş Geldiniz kitabına Google Books üzerinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca ilgi çekici diğer kitaplara da aba Yayın resmi internet sitesinden erişebilirsiniz.